röportajlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
röportajlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Eylül 2013 Salı

'Glamour' Röportajı (Eylül 2013)

Güzellik rutinim: Boş zamanlarımda, genellikle sadece rimel sürerim ve kaşlarımı dolgunlaştırırım. Ve biraz da nemlendirici.

Kaçındığım güzellik modası: Ten rengi ruj sürdüğüm zaman gerçekten kötü görünüyorum - sanki 5 yıldır ölüymüşüm gibi. Fazla soluk olduğum için bazı şeyler bende tuhaf görünüyor. Hayalet gibi oluyorum.

En sevdiğim masaj: Yüze yapılanlar. New York'ta Joanna Vargas'a giderim. Harikadır. Yüzüme renk veren ürün: güneş kremi. Güneş kremleri var olduğu için minnettarım, aksi halde berbat görünürdüm.

Güzellikle ilgili en utanç verici anım: Akrilik tırnakları... Gençken tam 3 yıl boyunca falan kullandım. Bir sürü bronzlaştırıcı spreyler. Rakun gözler. Ve bir çok çeşit çeşit şeyler.

Erkeklerde en sevdiğim görünüş: Ne kadar az, o kadar iyi. Sakallar hoşuma gidiyor, erkeksi olan her şey. Atkuyruklu bir erkeği sevmem mesela.

En sevdiğim saç rengi: Kızıl, her ne kadar doğal sarışın olsam da. 

30 Ağustos 2013 Cuma

Emma 'Fairlady' Dergisinde (Eylül 2013)


Komedi rolleri oynaması hakkında: Seksi olarak görülmektense komik olarak görülmeyi tercih ederim. Ayrıca komedi filmlerini izlemeyi seviyorum. Büyürken 'Saturday Night Live' gösterilerine bayılıyordum ve Steve Martin, Gilda Radner, Bill Murray ve John Candy gibi insanlar ilham aldım. Gerçekten bana yol gösterdiler.

Oyunculuk hakkında: Annem bana oyunculuk dersleri aldırmaya başladı, böylece enerjimi bir şeylerle harcayabilecektim. Okulda çok huysuz bir çocuktum. İlk panik atağımı 8 yaşında yaşadım. Neden bilmiyorum ama çok endişeli bir çocuktum. Evimizin yanmasından korkardım falan. Sürekli ellerimi çıtlatır dururdum. Bu yüzden annemler beni terapiste götürürdü. Bunlarla uğraşırken, birden bir şey oldu ve "Oyuncu olmak istiyorum" dedim.

Hollywood yaşam tarzı hakkında: Bazen seyahatleri ayarlayıp uzaklara gitmek zor geliyor. İnsanları görüyorsun, tanışıyorsun, sonra gidiyorsun ve bir daha hiç görmüyorsun. Sonra başka bir yere gidip yeniden bunları yapıyorsun. Hiç eve gitmeden yaz kampı yapıp durmak gibi bir şey.

image host image host

Çeviri: Nur

29 Temmuz 2013 Pazartesi

Andrew Garfield Emma'dan Bahsediyor


Emma Stone ile çalışmak nasıl? Eve iş götürmen sorun oluyor mu?

Andrew: Şu an cevaplamayacağım bir soru soruyorsun. Emma'yla çalışmaya gelince, onunla çalışmaya bayılıyorum. Harika bir kız, hepimizin bildiği gibi, eşsiz bir yetenek, yani gerçekten eşsiz. Safkan gibi doğmuş, sizin deyişinizle, ona bir şey yap deyin, kesinlikle yapabilir! Bu beni çileden çıkarıyor çünkü bununla geçinemiyorum! Bu kadar yetenekli ve harika biriyle çalışmak güzel.


26 Haziran 2013 Çarşamba

Emma Güzellik Sırları Hakkında Konuşuyor


Emma bir dergiye yaptığı açıklamada cildini nasıl koruduğunu anlattı. "Cildimin pul pul dökülmesini istediğimde, sadece biraz kabartma tozuyla ovalıyorum." Ayrıca yıldız, egzersiz yapmak yerine rahatlatıcı tekniklerle yoga yaptığını da söyledi. "Şu aralar fazla yapamasam da ki biliyorum yapmalıyım, yoga yapmaya çalışıyorum. Seviyorum, hem sağlığa da çok faydalı. Yoganın yanı sıra, bazen de meditasyon yapıyorum."


28 Nisan 2013 Pazar

'Vogue' Röportajı (Nisan 2013)


Günlük hayatında kullandığın başlıca ürünler hangileri?

Her şeye alerjim olduğundan dolayı cildim için ham zeytinyağı kullanıyorum çünkü ancak öyle bir alerji oluşmayacağından emin olabiliyorum. Geceleri makyajımı hindistan cevizi yağı ile çıkarıyorum. Ve Josie Maran Argan yağımı da her zaman yanımda taşıyorum. O bir oyun değiştiriciydi. Makyözüm Rachel Goodwin beni onunla tanıştırdı ve bayıldım.

Şu anda makyaj çantandakilerin hepsini dışarı döksek, ne görürüz?

Maskara ve kapatıcı çünkü kapatmam gereken noktalarım var. Bir 'Make Up For Ever' kapatıcım var ki bence mükemmel bir şey. Revlon [Lash Potion] da her gün kullandıklarımdan biri.

Önemli etkinliklere katılırken hangisine daha çok önem veriyorsun: gözlere mi dudaklara mı?

Gözlere. Çünkü dudaklarımı sürekli yalıyorum. Çok kötü bir alışkanlık aslında. Sırf bu yüzden dudaklarıma fazladan ruj sürüyorum.

27 Nisan 2013 Cumartesi

'Cosmopolitan' Röportajı (Nisan 2013)


Sence erkekler kadınlardaki hangi makyajı beğeniyor?

Bence kadınlar hangi makyajı istiyorlarsa onu yapmalılar. Makyaj dediğin eğlenceli olmalı.

Cilt bakımı rutinin ne?

Birçok şeye karşı alerjim var o yüzden yalnızca tek içerikli ürünleri kullanabiliyorum. Bir 'Burt's Bees' temizleyicisi kullanıyorum ve bazense kabartma tozu veya esmer şeker. Böyle deneyler yapmayı seviyorum. Hindistan cevizi yağını, Josie Maran Argan yağını ve zeytinyağını seviyorum - lavabomdan büyük bir şişe bundan var, tüm yüzüme sürüyorum ve focaccia gibi kokuyorum. Bu gerçekten çok seksi (gülüyor).

Neyin seksi olduğunu düşünüyorsun, güzellik ipuçlarının mı?

Bence bu o gün ruhsal durumumun nasıl olduğuna ve kendimi ne kadar mutlu hissettiğime bağlı. O gün bir sürü makyaj yapabilirim ama yine de beni harika hissettirmez. Yani bu değişebilir bir durum.

Bu zamana kadar birçok filmde yer almandan dolayı bir yığın makyözle çalıştın. Onlardan aldığın ve günlük hayatında kullandığın ipuçları var mı?

Nemlendiricinin ne kadar önemli olduğunu öğrendim çünkü gezegendeki en kuru cilde sahibim. Ayrıca kapatıcıyı kullanırken patlak veriyordum ama şimdi onu da kullanmayı öğrendim. Şimdi sadece bir nokta koyuyorum ama yine de bunu uygulamada makyözler kadar iyi değilim. Kaşlarıma dolgu yapmayı da öğrendim - bir far ve ufak bir fırçayla işi hallediyorum, bu gerçekten keyifli.

Güzellik adına denediğin en tuhaf şey neydi?

Ah, bilmek istemezsin (gülüyor). Sanırım Emu Oil tuhaf bir temaydı. Bunu denedim ve... ona karşı alerjim oluştu.

Güzellik destekçin olarak hangi ürünü kullanıyorsun?

Çoğu günlerde maskara kullanıyorum ve her gün de çok az bir makyaj yapıyorum çünkü böylesi toparlamama yardımcı oluyor. Ama evet, esas olan şey maskara.

20 Nisan 2013 Cumartesi

Emma 'Marie Claire Avustralya' Dergisinin Mayıs 2013 Sayısında


Hollywood baskısıyla başa çıkmak konusunda: Uzun bir süre boyunca, bir kalıbın için sokulmaktan endişelenmedim. Sonra bunun hakkında çok fazla düşünmeye başladım ve bu beni ürküttü. Şimdi ise sadece bundan uzak kalmaya çalışıyorum ve fark ediyorum ki yolum nasıl olacaksa öyle olacak. İnsanların benim hakkımda ne düşündüklerini kontrol etmeye çalışmayacağım.

Los Angeles'tan New York City'e taşınmak konusunda: Los Angeles'taki arkadaşlarımı gerçekten özledim ve oranın havasını da. Fakat New York'ta hayatım gerçekten değişik. New York'ta insanlar çok farklı endüstrilerde çalışıyorlar, oysa Los Angeles'ta herkes eğlenceyle ilgileniyor - oraya giderseniz ne yapacağınızı biliyorsunuz.

Son 10 yıldaki oyunculuk deneyimleri konusunda: Hiçbir şeyden pişman değilim çünkü yaptığım her şey beni şu anki konumuma getirdi ve açıkca belli ki bu başka bir şekilde asla olamazdı, başka bir şekli de yok zaten. İşte her şey böyle gerçekleşti. Yani hiçbir şeyden pişmanlık duymuyorum ama bazı şeyleri öğrendim. Şimdi ise gelişmeye çalışıyorum.

Dijital dergi taramaları


image host image host image host image host

Çeviri: Nur

24 Mart 2013 Pazar

'On Air with Ryan Seacrest' Röportajı (21 Mart)


Röportaj görüntülü değil, yalnızca seslidir.

Twitter hesabının hacklenmesi hakkında

Bunu sormana sevindim. Daha önce hiç tweetlemedim, dostum. Sadece bir kez Seth MacFarlane'e tweetlemiştim, o da "Ben de, oğlum." şeklindeydi. Ve sonra hacklendim ve Twitter'ıma girmem engellendi. E-mail'imi ve şifremi değiştirdikleri için giriş yapamıyorum, şu anda hesabı silmenin bir yolunu arıyoruz.

Duydum ki dünyadaki en sevdiğim kişilerden biri olan Shailene Woodley hakkında harflerin yerini değiştirip bir tweet atmışlar. Sanırım ki Shailene ve Andrew (Garfield)'in bir ağacın altında beraber oturduklarına dair bir tweet... Duyduğum ilk şey buydu, diğer şeyler ise güya bir sürü tweet atıp silmişim. Bunların hiçbirinden haberim yoktu çünkü Twitter'a bakmıyordum. Ve artık bundan kurtulmak istiyorum.


2 Mart 2013 Cumartesi

Emma 'İnanılmaz Örümcek Adam 2' Hakkında Konuşuyor


"Kadronun içerisindeyim," diye çok belli bir şeyi açıklıyor Emma Stone. "Andrew de içinde. Dane Dehaan da Harry Osborn rolüyle kadroda. Harika bir aktör. Bence film mükemmel olacak. Ve Mary Jane rolündeki Shailene Woodley de harika bir oyuncu. Senaryo çok, çok ama çok iyi. Dört gözle bekliyorum."

[...]

"İlk filmin başarısı beni çok mutlu ediyor," diye bir kez daha çok belli bir şeyi açıklıyor Emma. "Filmin sonunda Gwen ve Peter'ın aralarındaki mesafeden köprü kurmalarını izlemek harika olacak. Her şeyin gözler önüne serilmesi çok muntazam olacak bence. Umarım ki Gwen yine cesur olur, evet evet olabilir!"

- Alıntılar 'Cineplex Dergisi'nin taramalarında yer alıyor - 


Çeviri: Nur

23 Şubat 2013 Cumartesi

'Flicks And Bits' Röportajı (Şubat 2013)


Film için tüm çalışmalarınız bittikten sonra, filmi ilk kez bitmiş haliyle izlemek nasıldı?

Harikaydı, inanılmazdı. 'The Croods' benim en sevdiğim filmlerin hepsinden ufak faktörler taşıyor, sadece eğlenceli ya da kalp kırıcı değil; tüm film boyunca sizi bir yolculuğun içerisine alıyor. İzlerken ağladım (güler) ve çok güldüm. Yolculuğa eşlik ettim ve çok iyi vakit geçirdim. Kayıtlar yapılırken, geliyorsun ve farklı günlerde farklı şeyler yapıyorsun ve sonunda her şeyin nasıl da tükendiğini gördüğünde, filmde yer alan mesajları fark ediyorsun. Oturup orada filmi izlemenin nedeni filmin temasını bulmak değil; o filmden keyif almak. Buna bayılıyorum. Bu film, diğer gördüğüm animasyon filmlerinden farklı. Bir anlamda, sizi çok doğru hissettiriyor, 'Stone Age'de olsanız bile (güler). 

Eep'i seslendirmek ve kamera karşısında olmadan bir karakteri canlandırmak nasıldı?

Eep'i seslendirmede en sevdiğim şey şu oldu: Bu işe ilk giriştiğimde, daha önce de birçok 'ADR' projelerinde yer almıştım; Easy A gibi. Bunun da öyle olacağını düşünmüştüm - sadece repliklerimi oynayacak ve karakteri böyle canlandıracaktım. Ama zaman geçtikçe anladım ki bunda da birçok fiziksel canlandırmalar vardı. Gerçekten de bir animasyon karakterini canlandırıyordum. Ve en ideal durum buydu çünkü ben doğaçlama komediyi tercih ederim. Her zaman daha ileri, ileri, ileri gitmek isterim. 'The Croods' gibi filmle, ya da Eep gibi bir karakterle, o kadar da ileri gidemezsin. Koşabilmek, zıplayabilmek ya da tırmanabilmek; bir animasyon karakterini canlandırırken de fizikselliğe ihtiyacın vardır. Filmin başındayken böyle bir deneyim kazanabileceğimi düşünmemiştim. Bu başka bir karakteri oynamak gibi, ADR gibi değil. Çok fena bir cümbüştü. Eep'i canlandırmak hayatım boyunca yaptığım en eğlenceli şeylerden biriydi.

Şaşkın ve maceraperest bir karakteri canlandırmak, deneyimlerine bir şeyler kazandırmıştır?

Tanrım, evet! (güler) Böyle bir karakteri canlandırmak çok eğlenceliydi. Ama aynı zamanda farklıydı da, güneşin üstünden atlayabileceğine inanan birini canlandırmak. Bunun içerisinde yer almak inanılmaz bir tutkuydu (güler). Keşke ondan biraz güç alabilseydim, bu inanılmaz olurdu. Ne zaman bir şey yapmaya çalışsam bir yerlerimi kırıyorum (güler). 

Eep'in kişiliğinde ya da bu yolculuk senin ilgini çeken şey neydi?

Eep'in isyankarlığını ve de fiziksel gücünü beğeniyorum - omzunun üstünden insanları fırlatıp atabiliyor (güler). İlgili olduğum birçok özelliği vardı, tavırları mesela (güler). Eep hayatında ne istediğini biliyor, onun istediği yaşamak. Eminim ki bu birçok ergen ve genç insanın ilgisini çeker; ailesinin kalıbını kırıp kendi yolunu takip etmesi. Eep bunun gerçekten iyi bir örneği. Eep, Crood'ların en büyük kızı ve artık mağarada sıkışmış bir şekilde yaşamak istemiyor, güneşi takip etmek istiyor. Aydınlığı seviyor, ailesi de karanlıktan nefret ediyor. Eep, ışığı takip edememektense karanlıktan daha çok korkuyor. Bir gece ne olduğunu bilmediği bir ışık görüyor ve bunun minnacık bir güneş ışığı olduğunu düşünüyor ve peşinden gidiyor. The Croods, sadece yaşamakla ya da hayatta kalmaya çalışmakla ilgili değil; aynı zamanda Eep'in ahlaki değerleriyle ilgiliydi. Ve buna bayıldım.

Çeviri: Nur

18 Ocak 2013 Cuma

'W Dergisi' Röportajı (Ocak 2013)

Gangster Squad'ta hangi rolü oynuyorsun?

Grace Faraday, 1940'larda bir yıldız olmak için Hollywood'a taşınan ve bilinen bir haydut olan Mickey Cohen'a kapılıp giden birisi. Grace aynı zamanda Ryan Gosling'in canlandırdığı Jerry Wooters karakteriyle bir ilişki içinde. Karakteri Mickey Cohen'ı araştıran polislerden biri. Grace ateşle oynuyor - tamamen kopuk bir karakter, kötülük ve iyilik arasındaki muammaya yakalanıyor.

O çağın kadınları hep giyinip süslenenlerden. O kadar bakımlı olmak zor muydu?

İç çamaşırları çok zahmetliydi. Her gün büstiyer ve küçük bir korse takmak zaman alıcıydı. Ama günlük kıyafetlere kıyasla daha dik ve havalı bir duruş sergiliyorsunuz. Ve bu da karakteri yansıtmaya yardımcı oluyor.

Komik olamamak zor oluyor mu, ciddi dramalarda falan?

Gerçek hayatta, bazen şaka yapmamak benim için tatsız bir durum. Son zamanlarda bunu kendi içimde bakmaya başladım. Şaka yapmak, bir durumun garipliğini yaymanın bir yolu yani tasasız ve şakasız projelerde yer almak bir nevi canlandırıcı bir şey.

Biraz da son yılın Oscarları hakkında konuşalım, senin Ben Stiller ile ödül sunduğun hakkında. Bazı izleyiciler senin gecenin en unutulmaz parçalarından biri olduğunu düşünüyor.

"En İyi Görsel Efekt"i sunuyorduk, yani Ben'le benim çok eğlenceli fikirlerimiz vardı. Planet of the Apes adaylardan biriydi, şey diye düşünmüştük, sahneye bir şempanze getirebilir ve "Ah, bu çok gerçekçi görünüyor." diyebilirdik. "Bu gerçek bir şempanze." falan. Israr ederdim, "Tanrım, yaptıkları iş şu an çok sarsıcı." Ve Ben tekrar ederdi "Bu gerçek bir şempanze." Fakat görünüşe göre bir Oscar sunumunu belirli bir film üzerine ya da seyircilerin o filme oy vermeleri için yönlendiriyormuş gibi yapamazsınız. Ben Stiller'ın çok fazla Oscar sunmuşluğu vardı, bense çok hevesli ve heyecanlıydım fakat Ben değildi.

6 Ocak 2013 Pazar

'Glamour İngiltere' Röportajı (Şubat 2013)


Emma Stone’un sesi harika. Hatta sesi adına açılmış bir Facebook sayfasında da bulunuyor. Daha da komiği: Emma sesini ilk kez duyuyor! “Olamaz!” diye bağırıyor 24 yaşındaki The Help ve The Amazing Spider-Man oyuncusu. “Hey” diye gülüyor. “En azından Facebook’ta bunun adına bir sayfa var.”

Emma’nın diğer iş arkadaşları yetişkinlikte sancılara katlanırken, Emma rahat bir şekilde ilerlemeye bakıyor – başrolleri, ödülleri, adaylıkları, ‘poster kızı’ rollerini ve seksi İngilizce erkek arkadaşını (Andrew Garfield) gibi dönüşler yapıyor.

Sarışın (doğal saç rengi), kızıl (Crazy, Stupid, Love’da) ya da esmer olsa da olmasa da, o esprili ve arsız kadınlar arasında köşeyi döndü.
“Köşeyi döndü?” diye taklit ediyor Emma. “Sevdim bunu. Merak ediyorum da ya gerçekten birisi onların yansımalarının bir görüntüsüyse? Gerçi şöyle söylemek zorundayım: Çalıştığım kişilerin çoğu sandıkları kadar iyiler.” Ryan bile mi? Emma bizim İngilizce libidolarının üstüne biraz soğuk su döker diye umuyordum. Emma’nın bana söyleyeceği şeyler var, beni kızdırabilir ama yapmıyor. “Hala Crazy, Love, Stupid filmi için Ryan’la ilk kez seçmelere katıldığımız hatırlıyorum. Gülümsüyor. “Arkadaşlarımla gece havaalanına gitmiştim, bana bütün gün ne yaptığımı sorduklarında ‘Ryan Gosling’in yatağının etrafında debelenip durdum’ demiştim. Onlar ise ‘Tamam – haydi şimdi uçağa!’ diyorlardı. Tahmin ediyorum ki bunu duymak çok garipti.”

Emma sonunda Gangster Squad’taki Grace Faraday (oynadığı rol) hakkındaki görünüşünden bahsediyor. “Hafife almak çok kolay.” Şaka yapıyor Emma. “Sadece makyaj yapmıyorsunuz.” 1940’ların büyüsü azalırken, Emma filmdeki ‘moll-like’ tarzını çok sevmiş. “Bazı giysiler cidden 1940’lardan gibiydi – parakende olarak alınmışlardı. Ah ve de bir ‘period-seven’ ayakkabısı ayağıma tam uymuştu.” 

15 Aralık 2012 Cumartesi

'Refinery29' Röportajı (Aralık 2012)


Bize yeni fondötenden bahset. (Nearly Naked Foundation’u kastediyor)

Bu yenisini gerçekten sevdim çünkü çoğu zaman dışarıda oluyorum ve fondöten kullanmak zorundayım ve bu gerçekten yoğun oluyor. Ama bu fondöten, çillerimi belirginleştirmeme yardımcı oluyor. Bu bence güzel bir şey.

Çillerinle her zaman barışık mısındır?

Hayır, pek değil. Gençken yüzümü sürekli bronzlaştırırdım. En son Altın Küre’de bronzlaştırıcı kullanmıştım. Ve aynen şöyleydim: “Ah, bunu gerçekten seviyorum.” Hala da seviyorum. Fakat belli bir noktadan sonra kesinlikle beni bir cüzzamlı gibi gösteriyor.

Cildine gerekli bakımı göstermekte her zaman tetikte misin? Çok fazla güneş kremi kullanır mısın?

Evet, güçlü güneş kremlerini tercih ediyorum. Aslında cild bakımıyla gerçekten ilgiliyim çünkü 17 yaşımdayken kötü hormonsal aknelerim vardı ve bu yüzden Accutane kullanırdım. 2 ay sonra tüm cildim, dudaklarım, ağzım, gözlerim kupkuru oldu. Easy A filmini çekerken yine stresten sivilcelerim oluştu ama montajla yok etmiştik. Fakat sonra kistik aknelerin ne kadar utanç verici ve kötü olduğunun farkına vardım. Yani, sivilcelerin nasıl oluştuğuyla ilgili bayağı bir biyolojik bilgiye sahibim. Bir saniye. Ne diyorum ben? Ne sormuştunuz?

Güneş kremleri diyorduk…

Evet, cilt bakımı konusunda tetikteyim. Hem güneş, hem cilt sorunlarında.

Film setindeyken klasik cilt bakımı rutinin nedir?

Bakım ürünleriyle aram pek iyi değil. Bu da sorunun bir kısmı. Belki de bir güzellik bölümünde çalışmalıyım çünkü tek istediğim ne olursa olsun deneyebilmek. Bunu sevdim, cidden ilgi çekici. Çoğu zaman, Cetaphil, sabun, dermatologlardan aldığım pedleri ve Elta losyonunu kullanıyorum. İdeal olarak, ‘single-note’ ürünleri kullanmak isterdim. Sanırım laboratuvarımda formüller üzerinde çalışmalıyım.

Seni birçok enerjik ve güzel saç renklerinde gördük. Senin en sevdiğin hangisi?

Bu fondöten kabının kapak rengini seviyorum – çok beyazım. Saçlarım git gide sarıya açılıyor ama benim rengim kızıl gibi bir şey. Yani kızıl saçı gerçekten seviyorum. Doğal sarışınım ama kızılı gerçekten seviyorum.

Olay saçına ve makyajına geldiğinde, öncülük edebilme eğilimin var mı?

Ah, hayır! Benim üçlüm, her koşulda presentabl bir insanoğlu gibi görünmemin sebebi. Stilistim Petra Flannery, kesinlikle dünyada en iyi giyinen kadın. Bende hiçbir şeyi zorlamıyor ama o gerçekten parlak fikirli. Ve Rachel Goodwin ve Mara Roszak çok, çok uzun süredir makyajımla ilgileniyorlar. Üçü birlikte gerçekten iyi çalışıyorlar… Önerilerim ne kadar yararlı, bir fikrim yok. Mesela “Bugün kirpik takmalıyız!” dediğimde Rachel “Hayır, kirpik falan yok bugün,” diyor. Veya Mara’ya “Topuz yapmalıyız,” dediğimde “Hmm, hayır. At kuyruğu yapıyoruz.” Yani… Onlara gerçekten güveniyorum.

Ya günlük makyajın nasıl? En sevdiğin üç makyaj ürünü hangileri?

Genellikle biraz fondöten, biraz kapatıcı ve rimel. Ve bir sürü nemlendirici. Gün boyunca bunları sürüyorum.

13 Aralık 2012 Perşembe

'Glamour' Röportajı (Aralık 2012)


Anne babanın oyuncu olmana izin vermelerini sağlamak için bir PowerPoint sunumu hazırladığını biliyorum. Merak ediyorum da makyaj yapmana izin vermelerini sağlamak zor muydu?

Çok zor değildi, bu konuda gayet iyilerdi. Bu zamana kadar birçok gençlik tiyatrosunda yer aldım yani tiyatrolardan önce makyajımı yapmak zorundaydım. Ve aynen şöyleydim: ‘Tanrım evet!’ Gösteriler için sürekli makyaj, makyaj, makyaj. Makyajı evde ve dışarıda bir yerlerde de yapardım ve onlar gayet iyilerdi. Demek istediğim, Eeyor makyajım kadar ağır değildi.

Hala makyajını kendin mi yapıyorsun? Yapmaktan hoşlandığın bir şey mi bu?

Evet, yapıyorum! Bunu yapmayı gerçekten seviyorum. Fakat maalesef ki bunu profesyoneller kadar iyi yapamam, kendim yaptığımda bazen hayal kırıklığına uğradığım oluyor. Ama yine de makyajımı kendim yapmaktan her zaman zevk almışımdır.

Şu anki olmazsa olmazların neler?

Revlon, Lip Butter’a gerçekten bayılıyorum ve Nearly Naked Foundation’a da. Ve genellikle, vurgulayıcıları ve pırıltılı görünen şeyleri seviyorum çünkü kuru tenli olduğumdan dolayı pudra kullanamıyorum. J Lo Glow’u da beğeniyorum.

Vurgulayıcını nasıl sürüyorsun?

Sadece birazcık fondötenimle karıştırıyorum.

Az önce cildinin kuru olduğunu söyledin, peki cilt bakımını nasıl yapıyorsun?

Sürekli değişiyor. Fazla seçici değilimdir. En çok beğendiklerim saf yağlar: zeytinyağı, argon yağı, üzüm çekirdeği yağı, Hindistan cevizi yağı… Ama maalesef bunların hepsini her zaman yüzünde taşımak biraz zor o yüzden Cetaphil (cilt bakım ürünü) ve SPF (güneş losyonu) kullanıyorum.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...