23 Şubat 2013 Cumartesi

'Flicks And Bits' Röportajı (Şubat 2013)


Film için tüm çalışmalarınız bittikten sonra, filmi ilk kez bitmiş haliyle izlemek nasıldı?

Harikaydı, inanılmazdı. 'The Croods' benim en sevdiğim filmlerin hepsinden ufak faktörler taşıyor, sadece eğlenceli ya da kalp kırıcı değil; tüm film boyunca sizi bir yolculuğun içerisine alıyor. İzlerken ağladım (güler) ve çok güldüm. Yolculuğa eşlik ettim ve çok iyi vakit geçirdim. Kayıtlar yapılırken, geliyorsun ve farklı günlerde farklı şeyler yapıyorsun ve sonunda her şeyin nasıl da tükendiğini gördüğünde, filmde yer alan mesajları fark ediyorsun. Oturup orada filmi izlemenin nedeni filmin temasını bulmak değil; o filmden keyif almak. Buna bayılıyorum. Bu film, diğer gördüğüm animasyon filmlerinden farklı. Bir anlamda, sizi çok doğru hissettiriyor, 'Stone Age'de olsanız bile (güler). 

Eep'i seslendirmek ve kamera karşısında olmadan bir karakteri canlandırmak nasıldı?

Eep'i seslendirmede en sevdiğim şey şu oldu: Bu işe ilk giriştiğimde, daha önce de birçok 'ADR' projelerinde yer almıştım; Easy A gibi. Bunun da öyle olacağını düşünmüştüm - sadece repliklerimi oynayacak ve karakteri böyle canlandıracaktım. Ama zaman geçtikçe anladım ki bunda da birçok fiziksel canlandırmalar vardı. Gerçekten de bir animasyon karakterini canlandırıyordum. Ve en ideal durum buydu çünkü ben doğaçlama komediyi tercih ederim. Her zaman daha ileri, ileri, ileri gitmek isterim. 'The Croods' gibi filmle, ya da Eep gibi bir karakterle, o kadar da ileri gidemezsin. Koşabilmek, zıplayabilmek ya da tırmanabilmek; bir animasyon karakterini canlandırırken de fizikselliğe ihtiyacın vardır. Filmin başındayken böyle bir deneyim kazanabileceğimi düşünmemiştim. Bu başka bir karakteri oynamak gibi, ADR gibi değil. Çok fena bir cümbüştü. Eep'i canlandırmak hayatım boyunca yaptığım en eğlenceli şeylerden biriydi.

Şaşkın ve maceraperest bir karakteri canlandırmak, deneyimlerine bir şeyler kazandırmıştır?

Tanrım, evet! (güler) Böyle bir karakteri canlandırmak çok eğlenceliydi. Ama aynı zamanda farklıydı da, güneşin üstünden atlayabileceğine inanan birini canlandırmak. Bunun içerisinde yer almak inanılmaz bir tutkuydu (güler). Keşke ondan biraz güç alabilseydim, bu inanılmaz olurdu. Ne zaman bir şey yapmaya çalışsam bir yerlerimi kırıyorum (güler). 

Eep'in kişiliğinde ya da bu yolculuk senin ilgini çeken şey neydi?

Eep'in isyankarlığını ve de fiziksel gücünü beğeniyorum - omzunun üstünden insanları fırlatıp atabiliyor (güler). İlgili olduğum birçok özelliği vardı, tavırları mesela (güler). Eep hayatında ne istediğini biliyor, onun istediği yaşamak. Eminim ki bu birçok ergen ve genç insanın ilgisini çeker; ailesinin kalıbını kırıp kendi yolunu takip etmesi. Eep bunun gerçekten iyi bir örneği. Eep, Crood'ların en büyük kızı ve artık mağarada sıkışmış bir şekilde yaşamak istemiyor, güneşi takip etmek istiyor. Aydınlığı seviyor, ailesi de karanlıktan nefret ediyor. Eep, ışığı takip edememektense karanlıktan daha çok korkuyor. Bir gece ne olduğunu bilmediği bir ışık görüyor ve bunun minnacık bir güneş ışığı olduğunu düşünüyor ve peşinden gidiyor. The Croods, sadece yaşamakla ya da hayatta kalmaya çalışmakla ilgili değil; aynı zamanda Eep'in ahlaki değerleriyle ilgiliydi. Ve buna bayıldım.

Çeviri: Nur

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...