Bize yeni fondötenden bahset. (Nearly Naked Foundation’u
kastediyor)
Bu yenisini gerçekten sevdim çünkü çoğu zaman dışarıda
oluyorum ve fondöten kullanmak zorundayım ve bu gerçekten yoğun oluyor. Ama bu
fondöten, çillerimi belirginleştirmeme yardımcı oluyor. Bu bence güzel bir şey.
Çillerinle her zaman barışık mısındır?
Hayır, pek değil. Gençken yüzümü sürekli bronzlaştırırdım.
En son Altın Küre’de bronzlaştırıcı kullanmıştım. Ve aynen şöyleydim: “Ah, bunu
gerçekten seviyorum.” Hala da seviyorum. Fakat belli bir noktadan sonra
kesinlikle beni bir cüzzamlı gibi gösteriyor.
Cildine gerekli bakımı göstermekte her zaman tetikte misin?
Çok fazla güneş kremi kullanır mısın?
Evet, güçlü güneş kremlerini tercih ediyorum. Aslında cild
bakımıyla gerçekten ilgiliyim çünkü 17 yaşımdayken kötü hormonsal aknelerim
vardı ve bu yüzden Accutane kullanırdım. 2 ay sonra tüm cildim, dudaklarım,
ağzım, gözlerim kupkuru oldu. Easy A filmini çekerken yine stresten
sivilcelerim oluştu ama montajla yok etmiştik. Fakat sonra kistik aknelerin ne
kadar utanç verici ve kötü olduğunun farkına vardım. Yani, sivilcelerin nasıl
oluştuğuyla ilgili bayağı bir biyolojik bilgiye sahibim. Bir saniye. Ne diyorum
ben? Ne sormuştunuz?
Güneş kremleri diyorduk…
Evet, cilt bakımı konusunda tetikteyim. Hem güneş, hem cilt
sorunlarında.
Film setindeyken klasik cilt bakımı rutinin nedir?
Bakım ürünleriyle aram pek iyi değil. Bu da sorunun bir
kısmı. Belki de bir güzellik bölümünde çalışmalıyım çünkü tek istediğim ne
olursa olsun deneyebilmek. Bunu sevdim, cidden ilgi çekici. Çoğu zaman,
Cetaphil, sabun, dermatologlardan aldığım pedleri ve Elta losyonunu
kullanıyorum. İdeal olarak, ‘single-note’ ürünleri kullanmak isterdim. Sanırım
laboratuvarımda formüller üzerinde çalışmalıyım.
Seni birçok enerjik ve güzel saç renklerinde gördük. Senin
en sevdiğin hangisi?
Bu fondöten kabının kapak rengini seviyorum – çok beyazım.
Saçlarım git gide sarıya açılıyor ama benim rengim kızıl gibi bir şey. Yani
kızıl saçı gerçekten seviyorum. Doğal sarışınım ama kızılı gerçekten seviyorum.
Olay saçına ve makyajına geldiğinde, öncülük edebilme eğilimin
var mı?
Ah, hayır! Benim üçlüm, her koşulda presentabl bir insanoğlu
gibi görünmemin sebebi. Stilistim Petra Flannery, kesinlikle dünyada en iyi
giyinen kadın. Bende hiçbir şeyi zorlamıyor ama o gerçekten parlak fikirli. Ve
Rachel Goodwin ve Mara Roszak çok, çok uzun süredir makyajımla ilgileniyorlar.
Üçü birlikte gerçekten iyi çalışıyorlar… Önerilerim ne kadar yararlı, bir
fikrim yok. Mesela “Bugün kirpik takmalıyız!” dediğimde Rachel “Hayır, kirpik
falan yok bugün,” diyor. Veya Mara’ya “Topuz yapmalıyız,” dediğimde “Hmm,
hayır. At kuyruğu yapıyoruz.” Yani… Onlara gerçekten güveniyorum.
Ya günlük makyajın nasıl? En sevdiğin üç makyaj ürünü
hangileri?
Genellikle biraz fondöten, biraz kapatıcı ve rimel. Ve bir
sürü nemlendirici. Gün boyunca bunları sürüyorum.
Fondöteninin üzerine nemlendirici sürüyor musun?
Evet, ne sürdüysem üzerine nemlendiriciyi kesin sürüyorum.
Garip görünüyor mudur bilmem ama yine de yapıyorum çünkü cildim çok kuru ve
genelde çatlıyor. Bu kötü bir şey. Ve kahve… Çok yardımcı oluyor. Evet,
hidrasyon konusunda çok hamaratımdır.
Makyaj konusunda Rachel’ın sana öğrettiği en iyi şey ne?
Kaşlar! Her zaman çok sağlam bir kaş kalemi kullanıyor.
Benim yüzümü benden tamamen farklı bir şey görüyor ve asla düşüneyemeyeceğim
şeyler yapıyor. Gözümü ve kaşlarımı tanıyamayacağım hallere sokuyor. Bu
gerçekten güzel… Onun o sanatçılık yönünü görmek için.
Yani kalemle kaşlarını boyuyorsun?
Evet, paletim var ve bu da bir far. Sadece onları doğru yere
dolduracağım.
Hala patlak veriyor musun?
Evet, tam şu anda patlak veriyorum!
Ama sen bunu göremezsin ki!
Rach sağ olsun.
Yüzünde sivilce çıktığında ne uyguluyorsun?
Genellikle çay ağacı yağı kullanıyorum. Çok fazla kullanamam
yoksa kaşıntı oluyor. Cildim gerçekten çok hassas. Ne zaman yüzümde çıksalar, o
kortizonları patlatmak için dermatoloğa gidiyorum. İnanılmazlar. Bir çeşit
mucize gibiler. Fakat aynı zamanda korkunçlar çünkü o dev enjektör yüzünüze
giriyor! Acı yok ama aynı zamanda kâr da
yok.
Saçına dönelim. Kâküllerine aşığız! İzin günlerinde onları
yumuşatmak için belli ipuçların var mı?
Hayır, hayır. Saçım konusunda fazlasıyla kötüyüm. Nasıl
halledeceğim hakkında en ufak bir fikrim bile yok. Hiç eğlenceli değil. “Kâküllerimi
çok seviyorum!” dediğim günler sadece saçlarımı kendim yaptığım günler. Ve
sonra, Marie Antoinette gibi mümkün olduğunca uzun bir süre uyumaya
çalışıyorum. Giyotin gibi değil… Daha çok… Peruğu korumaya çalışmak gibi
(gülüyor).
Saçının doğal hali düz mü?
Evet, öyle.
Her gün yıkıyor musun?
Evet, yıkamak zorundayım. Tamam, aslında zorunda değilim ama
boğulmuş sıçan gibi görünmek istemediğim için sık sık yıkıyorum. Doğrusu bu.
Konuyu yine değiştiriyorum, nasıl böyle sağlıklı
kalabiliyorsun? Bir egzersiz rejimin falan mı var?
Şey, eskiden bir nevi 10 yaşında doğan bir çocuğun vücudu
gibi bir şeydim. Yıllar boyunca “Lütfen eğri şekilde büyümeme izin verin!”
gibiydim. Ama bu hiç olmadı. Bu benim yıllardır doğal şeklim. Yıllar geçtikçe
değişeceğine eminim. Fakat evet, bir oğlan çocuğu vücuduna sahibim. Bir filmde
yer alıyorsam egzersiz yapıyorum… Mesela Örümcek Adam’da. Sana harika bir
antrenör veriyorlar ve sonra yapıyorsun işte. Eğer karşımda bana beni motive
etmek için bağıran biri yoksa, egzersiz yapmak pek hoşuma gitmiyor. Nefret
ediyorum. Ama egzersizler sağlığım açısından önemli, o yüzden daha sık
yapmalıyım.
Bugün gördüğümüz üzere çok uysalsın. Hollywood’un ortasında
bu uysal tutumunu devam ettirmek zor mu?
Yıllardır garip ve çılgın bir paranoyam var. Gerçeklikten
uzaklaşıyormuşum gibi hissediyorum. Aynen şöyleyim: “Tanrım! Yakında
delireceğim!” Aslında şimdilik tamamen delirmedim ama… Birazcık deliyim sadece.
Çok uzun bir süre gazeteci olabilirim diye düşündüm çünkü bu bir çeşit
oyunculukla aynı. İnsanları ve işlevlerini düşünüyorsunuz. Her zaman bir
şeyleri düzenlemek isterdim, bir şeyler yazarken sayfaları savurur dururdum.
Yani röportajlarda bu maruz kalmayla ilgili problem şu: hemen şunu söylemek istiyorum
“Görüşlerimin hiçbiri kesin değil! Tanrım, neden söyledim ki bunu ben?” Her
zaman oluyor bu. Yani endişelenmeyin, yoksa eğer bu odadan çıkarsanız hemen
paniğe kapılırım.
Çeviri: Nur
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder